Rabia GENÇAY BEZİR

Tarih: 19.09.2025 18:02

Hayatı Cam Kenarında İzlemek

Facebook Twitter Linked-in

Cam kenarında yolculuk etmek, insana hayatın hakikatine dair ince bir ders verir. Bir yanımızda manzaralar, akıp giden yollar ve uğruna çaba sarf ettiğimiz hedefler vardır. Gözümüz oraya sabitlenir; tek bir pencereye bakar, o pencereden gördüğümüzle bütün gerçeği kavradığımızı sanırız. Oysa insanın görmediği, bakmadığı, hatta bazen bilerek sırt çevirdiği yan da aynı hızla akmaktadır.

Hayat böyledir: Biz, anlamın yalnızca bir yüzüne odaklanır, diğer yüzünü göz ardı ederiz. Bir ömür, belli bir tarafı inşa etmeye çalışırken diğer tarafın sessizce eksildiğini fark etmeyiz. İnsan, bakışının daraldığı ölçüde hayatını da daraltır. Ve yolun sonuna gelindiğinde, pişmanlık çoğu zaman “görmediklerimizin” gölgesinden doğar.

Cam kenarından izlemek, bir yanı görürken diğerini kaçırmaktır. Ama işin felsefî derinliği şudur: Belki de hayat, hiçbir zaman bütünüyle kavranamayacak bir yolculuktur. Biz, daima bir yanımız eksik, bir yanımız gözden uzak yaşarız. Kaçınılmaz olan bu eksikliktir; ama asıl mesele, hangi tarafı görmeyi seçtiğimizdir.

Zira insanın yöneldiği taraf, onun varoluşunun istikametini belirler. Sağında gördüğü yol, geçmişin alışkanlıklarını, geleceğin kaygılarını taşıyabilir; solunda akıp giden manzara ise belki de kaçırılmış dostlukları, ötelenmiş hayalleri, ertelediği sevgileri barındırır. Ve insan, bakmadığı tarafa dönmeye cesaret edemediğinde kendi varlığının bütünlüğünü de kaybeder.

Belki de hakikat, tek bir pencereye sığmayan bir genişliktir. Hayatı cam kenarından izlemek, bize şunu fısıldar: İnsan sadece gördüğüyle değil, görmediğiyle de vardır. Bu yüzden varoluş, bir bakıma “gözünü çeviremediğin yanların” da sorumluluğunu taşımaktır.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —