Kadim şehir Van’da son yıllarda yaşanan toplumsal değişim ve manevi çöküş, artık görmezden gelinemeyecek bir boyuta ulaşmıştır. Tarihi boyunca bu denli derin bir yozlaşma ve çürüme yaşamayan şehrimiz, bugün hem demografik yapıdaki bozulmanın hem de kültürel erozyonun ağır sonuçlarıyla yüzleşmektedir.
Uzun zamandır köşemde bu konulara dikkat çekiyorum. Van’ın, özellikle İran sınır kapısından yoğun şekilde aldığı göçün ardından, bulunduğu ülkelerde içki, kumar, uyuşturucu ve çeşitli eğlence mekanları sınırlı olan bazı yabancı ziyaretçilerin burada pervasızca davranmaya başladığını, bu durumun da şehir dokusunu olumsuz etkilediğini defalarca yazdım. Buna ek olarak çevre illerden Van’a yaşanan kontrolsüz göç, zaten kırılgan olan toplumsal yapıyı daha da zorlayarak şehrin kültürel bütünlüğünü önemli ölçüde sarsmıştır.
Bu çöküşün en acı yansıması ise artan intihar vakaları, sokak ortasında yaşanan silahlı çatışmalar, “yan baktın” veya en küçük tartışmada bile şiddete başvurma gibi olayların adeta sıradanlaşmasıdır. Gencecik fidanların basit sebepler uğruna toprağa düştüğü, yıllarca sürebilecek kan davalarının tetiklendiği bir düzene doğru hızla sürükleniyoruz. Van sokakları artık bir Teksas görünümü almaya başlamıştır.
Her gün beline silah takan gençlerin, en ufak bir meselede tetiğe basmaktan çekinmemesi, toplumda yaşanan genel manevi erozyonun açık bir göstergesidir. Bu şehirde maneviyatın dip yapması, ahlaki değerlerin aşınması ve toplumun kendi özünden uzaklaşması, bizi çok daha karanlık bir geleceğin eşiğine getirmiştir.
Bugün Van’da 20–30 yaş aralığında yaklaşık 300 bin dinamik genç bulunmaktadır. Eğer bu gençlerin maneviyatına, ahlaki gelişimine ve sosyal rehabilitasyonuna gerekli önem verilmezse; gelecekte yaşayacağımız tek şey, sebepsiz yere birbirine silah çeken, hayata tutunamayan, değerlerini kaybetmiş bir neslin acı hikâyeleri olacaktır.
Eğitim sistemi yıllardır bozuk; din eğitimi ise yetersizdir. Şehirde sözüne güvenilecek, toplum üzerinde etkisi olan din alimlerinin sayısı yok denecek kadar azalmıştır. Siyasi figürler günü kurtarma derdinde; hiçbirinin gerçek anlamda “insan” veya “gençlik” diye bir derdi kalmamıştır. Makam ve mevki hırsı, toplumsal sorumluluklarını gölgelemektedir.
Özgürlükler adı altında sınırları aşan uygulamalar, toplumun değerler sisteminden tamamen kopmasına yol açmaktadır. Batı’dan ithal edilen ve “çağdaşlık” adıyla sunulan pek çok yaşam biçimi, bu toplumun örf, adet ve gelenekleriyle örtüşmemekte; gençleri kimliksizliğe, savrulmaya ve boşluğa itmektedir. Göbeklerini açarak sokaklarda gezen “modern” gençlerin hâli de; kendi öz değerlerinden kopmuş erkek gençliğinin içinde bulunduğu karmaşa da bu çöküşün bir sonucudur.
Bugün kızlarımız da, erkeklerimiz de ciddi bir kimlik bunalımı içerisindedir. Unutmayalım ki bu gençler yarın bizim gelinimiz, damadımız ve yeni neslin ebeveynleri olacaktır. Toplum bozulursa aile de bozulur; aile bozulursa geriye hiçbir şey kalmaz.
Avrupa’nın Manevi Çöküşünden Daha Ağır Bir Tabloyla Karşı Karşıyayız
Avrupa ülkelerinin manevi olarak çöküşünü hep birlikte sosyal medyada, televizyonlarda ve bizzat yaptığımız ziyaretlerde görüyoruz. Halkının büyük bir kısmı Müslüman olduğu halde, yaşam tarzı olarak Avrupa’daki yozlaşmanın çok daha ağırını yaşayan bir topluma dönüştük. Ahlak ve maneviyat konusunda büyük bir çöküntünün içine sürüklenen halkımız için, siyasilerin ve STK’ların bugüne dek neler yaptığını veya neleri yapamadığını artık ciddi şekilde tartışmanın zamanı gelmiştir.
Bu insanlar kesinlikle bugün yaşananları hak etmiyor.
İşsizliğin şehrimiz Van’da zirve yaptığı, gençlere gerçek bir istihdam alanı sunulmadığı bir dönemde; hem maddi hem manevi boşluğa sürüklenen binlerce genç, kendisini şiddet, uyuşturucu, kumar, zina ve karanlık sokakların içinde bulmaktadır.
En ufak bir tartışmada bile tahammülsüzlükle silaha sarılan bir gençlik gerçeğiyle karşı karşıyayız. Maneviyat unutulunca, karşıdaki insanı öldürmek bir sineği öldürmekten daha kolay hale gelmiştir. Bunun örnekleri yıllardır şehrimizde defalarca yaşandı ve ne yazık ki yaşanmaya da devam ediyor.
Acil Toplumsal Seferberlik Şarttır
Bu nedenle:
Emniyet birimleri,
Toplum destekli polisler,
Din alimleri,
Öğretmenler,
Siyasiler,
Sivil toplum kuruluşları,
Kamu kurumlarının tüm yöneticileri
acilen bir toplumsal seferberlik başlatmalı; Van’ın derin yarasına merhem olacak kapsamlı bir acil eylem planı hayata geçirilmelidir.
Alimlerin sahaya inmesi engellenmemeli; camiler, dernekler ve vakıflar gençliği içine düştüğü bu bataklıktan çekip çıkarmak için öncü rol üstlenmelidir.
Aksi halde bugün yaşadıklarımız, yarın yaşanacakların sadece giriş kısmı olacaktır.
Bu şehir özüne dönmek zorundadır.
Maneviyatı ihya etmeden, toplumu ıslah etmeden, gençliği değerlerinden haberdar etmeden hiçbir sorunumuz çözülemez.
Bu vesileyle Van’ın geleceğini dert eden tüm duyarlı insanları; başta devlet ve hükümet yetkilileri olmak üzere yereldeki tüm sorumluları bir kez daha göreve davet ediyorum.
Kadim şehrimiz, sessizce çöküşü izlememizi değil, onu ayağa kaldırmamızı bekliyor.

