Fatma POLATCAN


Miraza'dan Sonbahara

Miraza'dan Sonbahara


Duydum ki sonbahar çalmış kapını. Umutsuz elleriyle, boğazına dizilen kelimelerle düşmüş sevdanın uzun soluklu kara pençesine. Bulutlar çökmüş gözyaşlarının üzerine. Bulutlar kan ağlıyor Miraza. Mısralar dökülürken gökten yaralı yaralı, hasretin eşlik ediyor mavinin koyu tonlarına.

Yeryüzü cehennemi sen diye hayat buluyor Miraza. Gökyüzü yeryüzüne hasret kanıyor. Yeryüzünün ateşi gökyüzünün mavisine şahit olsun ki sen nefes aldıkça mısralar bir tek seni yağacak Miraza.

Ah Miraza... Yapraklar her rengi iliklerinde hissetmiş. Kırmızı, yeşil, sarı...

Sonbahar acının her rengini yüreğinde taşıyor Miraza. Yapraklara gözyaşın sinmiş, kan kırmızı yapraklar Miraza. Hançer saplamış sanki kokuna geceler. Kokun neden damla damla hasret kokuyor Miraza? Yağmurlar senden mi almış acısını? 

Gök neden bu kadar hüzünlü Miraza? Denizler neden bu kadar durgun? Zaman avuçlarda mı akıyor Miraza? Beden, sevdasından yollara düşmüş delinin yüreğinde kor ateş Miraza. 

Elleri kirli, ayakları çıplak, yüzü solmuş, saçı başı dağılmış delinin yüreğinde atan hasrettir sonbahar Miraza...

Ah Miraza. Sonbahar acının dili, hasretin ölümü, hüznün kalp ritmi...

Sonbahar göğün yere olan sevdasından damla damla kanaması Miraza. Sonbahar sana hasret Miraza.