Beyaz TAŞ


Çamdan Düşen Kozalak

Onlar mutluluğun tohumları, baharlara adanmış, her bahar açmaya niyet etmiş, temiz saf ve güzel yapraklar, kozalaklar, ağaç dalları ve meyve tohumları toprağa selam söyleyin.


Bir gün bir kozalak, çok sevdiği ve büyüdüğü benimsediği çam ağacından daldan kopmuş düşmüş. Bu düşüş onun canını çok acıtmış olmalı ki, hayatın hengâmesinden, öncesinin birliği ve var olmanın benzerliğinin, olması gereken yerin konforundan, güveninden dolayı büyük bir bilinmezliğin verdiği, tam da ben ne yaparım, ne olacağım kaygısıyla yüreği can havliyle acımıştı.

Rüzgârının yağmurun vurmasıyla durgun bir durumdaydı. Kaldırıma yaslandı, gelip geçen sesler, yollar, yabancısı olduğu ortamda yer edinmişti. Bir süre sonra güneş yüzünü gösterdi, cıvıltılar ve sakin bir dem başladı, güneş güç vermiş, tek tek kanatlarını açtı, az ileride kendisine bakan bir kozalak daha buldu, ondan daha küçüktü ve gayet sakindi. Seslendi “merhaba” diye, tok bir ses içini ferahlattı.

Güneş baya iyi geldi, sanki yağmur, rüzgâr, uzun süredir güneşi göstermiyordu. İyi oldu, ben haftalardır buradayım, gelip geçenler basmasın diye kenarda duruyorum. Sokağı süpürürken faraş ile kenara ittiler beni. Kaldırımın diğer tarafında duran iki kozalak ile konuşuyorum. Onlar da dün geldiler, öyle rüzgârın esintisiyle sen de yanımıza gelmeye çalış. Bir arada olmak güzel, beraber güzel etkinliklerde yer alırız.

“Cam kenarında akvaryumlarda vitrin ve hediyelik eşyaların içinde bereketin, var olmanın, yenilenmenin, arınmanın, yeni şeylerin başlangıcı mutluluk simgesi oluruz. Ortamı, doğayı, yeryüzünün güzelliği, varlığımızı, doğamızı yansıtırız” diye konuşuyorduk.

“Çoğu kişilerden daha şanslıyız, diğer kozalakların çoğu cop konteynerlerinde, yolun ortasında, adımların etkisiyle ezilip çamurda savruldular.”

Diğer kozalaklar da muhabbete onay verir gibi kendi fikirlerini konuştu, biraz önceki halinden eser yoktu.

Çöpler toplanırken gizlenmeye, geçsin diye sessizce beklediler. Aradan geçen kaç haftanın sonunda, her sabah birbiriyle heyecan ve sevgi dolu uyanan, güneşe selam veren, rüzgârı ve yağmuruyla o kadar mutlu günler geçirdi. Sararan kırmızı, yeşil ve mor, rengârenk yapraklar etraflarına sarıldı tek tek.

Her gelen yaprak büyük bir coşkuyla karşılanmış gibi, sonsuzluğun içerisinde mutlu mesut şarkılar, danslar. Çoğu zaman rüzgârın narin esintisiyle dans edip, şarkılar söylediler, huzurla kar yağışını beklediler. Kar, beyaz örtüsünü bıraktığı gibi döşek yorgan misali, kozalakları derin sonsuzluk uykusuna daldırıp bahara yeniden uyandırmak için hazırlayacaklar.

Onlar mutluluğun tohumları, baharlara adanmış, her bahar açmaya niyet etmiş, temiz saf ve güzel yapraklar, kozalaklar, ağaç dalları ve meyve tohumları toprağa selam söyleyin.