Elif NİSA


Aile İçi Şiddet Değil, Şefkat

Aile İçi Şiddet Değil, Şefkat


Şiddet; bireylerin yaralanmasına, sindirilmesine, öfkelenmesine veya duygusal baskı altına alınmasına yol açan davranış veya yaklaşımdır. (*) Eşe, çocuklara, anne-babaya, kardeşlere ya da yakın akrabalara uygulanan her türlü saldırgan davranış, aile içi şiddettir. Yalnızca kaba kuvvet içeren davranışlar değil, aşağılamak, sözle taciz etmek, tehdit etmek hatta zorla evlendirmek gibi pek çok davranış da aile içi şiddet kapsamına girer. Şiddet uzun dönemde fiziksel, zihinsel ve duygusal sorunlara, hatta bazen intiharlara yol açıyor, aile içi şiddetin kurbanlarının üçte ikisini kadınlar oluşturuyor.

Ailede bireyler arasında sevgi, şefkat, dayanışma, özveri ve sadakat duyguları köreldiğinde, hayat son derece zorlaşır. İnsanları üzmek, tedirgin etmek dahası şiddet kullanmak korkunç bir şeydir. İnsanın, ailesine huzur vermesi gerekirken tam aksine zarar vermesi vicdansızlıktır.

Aile içi şiddetten en çok zarar gören yine çocuklar oluyor. Çocuğun şahit olduğu ya da yaşadığı şiddet de onu kurşun yarası gibi etkileyen istismarlardan biri. Çocukluk döneminde yaşanan istismar, çocukta hayatı boyunca travma etkisine sebep oluyor, çocukta ileride bir suçlu olma potansiyeli oluşturuyor.

Uzmanlar, “Çocuk suç işler mi, suça itilir mi? Çocuk suçu yalnız mı işler yoksa onu o suça sürükleyen biri ya da birileri var mıdır?” sorularına kafa yoruyor. Bu konuya dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Suçlu çocuk yok suça itilmiş çocuk vardır” diyor ve bu konuda aile eğitiminin önemine dikkat çekiyor. Doğası gereği korumasız çocukların günümüzde maalesef suça itildiklerini vurgulayan Tarhan, Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde çocuğun korumasının anne ve babaya verilmiş olduğunu, çocuktan birinci derecede anne ve babanın sorumlu olduğunu hatırlatıyor.

Aile içi şiddetin kaynağı öfkedir. İnsan zaman zaman öfkeleniyor bile olsa, öfkesini yenmeli. Çünkü öfke, diğer duygusal özellikler gibi insanın akıl fonksiyonlarını perdeler. Aşırısında ise çok kötü sonuçlara sebep olur. 

Bugün cezaevleri hırsızlık yapmış, insanlara/devlete zarar vermiş, cinayet işlemiş anne-babalarla doludur. Bu anne-babaların çocukları, onlarla birlikte yaşamak zorunda değildir. İnsanların genelde söylediği gibi her anne-babanın, çocuklarının iyiliğini ve sağlığını gözeterek hareket ettikleri görüşü gerçek dışıdır. Her aile çocuk açısından güvenli bir ortam sunmaz. Bugün kadın sığınma evleri, aile bireylerinden ya da eşinden şiddet görmüş kadınlarla doludur.

Birçok aile, çocuklarının düşüncelerine ve inançlarına saygı duymaz. Kızını istemediği biriyle evlendirerek adeta mal gibi satan ya da biriyle konuşurken görüldüğü için çocuğunu feci şekilde döven hatta öldüren aileler vardır. Bugün hala süregelen töre cinayetleri de bunun dehşet verici örneklerindendir. Kısacası her aile ortamı çocuklar için huzurlu ve güvenlidir demek mümkün değildir.

Kimi insan çok sıradan bir olay ya da çok ufak bir hata karşısında bile kendisini kaybeder. Öfke onu öylesine tutsak almıştır ki doğru düşünemez; kimi zaman çevresindeki insanların normal davranışlarına bile kızar. O an onun için önemli olan öfkesini tatmin etmektir.

İnanan insan ise Allah'ın emri gereği her zaman ve her ortamda saygı ve sevgi dolu davranışlar sergilemeye çalışır. Bu nedenle gerçek anlamda Kur'an ahlakına sahip insanların yaşadığı çevreler, özlem duyulan huzur ve güven içindeki ortamlardır.

Kur'an nurdur, pırıl pırıl aydınlıktır ve bize sevgiyi, şefkati, merhameti, dostluğu tarif eder. İnsanlara, bitkilere, hayvanlara, kısacası Allah’ın tüm yarattıklarına sevgi duymamızı ve özverili olmamızı emreder.

Kur'an ahlakına uygun yaşam süren bir ailede, bugün birçok ailede yaşanan sorunlar yoktur. Günümüzde, anne ve babaya itaatsiz, saldırgan çocuklara, onlara doğru ve yanlışı anlatmayan, onlarla ilgilenmeyen, birbiriyle de anlaşamayan anne babalara çok sık rastlarız. Bu evlerde, sevgi, saygı, hoşgörü, anlayış ve şefkat yerine tartışma, kavga ve hakaret hakimdir.

Kur'an ahlakının yaşandığı evlerde ise anne babaya itaatli, Allah'ın buyruğu gereği onlara 'öf' bile demeyen, kötülüklerden uzak duran vicdanlı çocuklar yetişir. Bu evlerdeki anne babalar çocuklarını güzel ahlak ile yetiştirerek hayırlı insanlar olmaları için çaba harcayan, birbirlerine sevgi ve saygı gösteren, davranışları ile de örnek insanlardır. Bu aileler sevgi, saygı, şefkat ve dayanışma içinde yaşayan insanlardan oluşur.

Anne ve babanın kutsal görülebilmeleri için Kur'an ahlakını gerçek anlamda yaşamaları, samimi, hoşgörülü ve şefkatli olmaları gerekir. Anne babaya sevgi ve saygı göstermek Kuran’ın emridir. Ancak şiddet kullanan anne babaya sevgi ve saygı duyulabilir mi?

İslam’da şiddete yer yoktur. İnançlı olduğunu söylediği halde şiddet kullanan insan, kendi ruhundaki karmaşayı Kur'an'a uygulamaya çalışan kişidir. Hatta kimileri kendine özgü inançları ve uygulamaları olan adeta 'batıl bir din' yaşar.

Kadına şiddet ise büyük bir suçtur, vicdansızlıktır. Peygamberimiz(asm), insanları katıksızca Allah'a yönelmeye ve O'nun hükümlerini uygulamaya davet etmiştir. Bizim için önemli olan Allah'ın Kur’an'da bildirdikleri ve indirildiği dönemde, insanların batıl inançlarını Kur’an ile ortadan kaldıran Peygamberimiz(asm)’ın uygulamalarıdır.

“Resulullah(asm)’ın, kendi eliyle ne bir hizmetçiye, ne de bir kadına vurmadığı gibi—Allah yolunda savaşmaktan başka—elini sertçe herhangi bir şeye vurduğunu da görmedim.” Hz. Aişe(ra)

Kadına ve çocuğa şiddet kullanmamak Peygamber sünnetidir. İnsanı sevmek, şefkatle yaklaşmak Peygamberimiz (asm)’ın özelliğidir. O’na benzemek; Allah'a derin bir aşkla bağlanmak, insanı Allah'tan uzaklaştıran engeller olan öfke, kin ve nefreti kalpten söküp atmaktır. Sevgiyi, şefkati, dostluğu, güzelliği, aşkı aramaktır.

Şefkat dinmeyen, hiçbir şekilde azalmayan, insan ruhunda şiddetli etki yapan bir duygudur. İnanan insanın şefkat duygusu, bitip-tükenmek bilmez, güzel ve özeldir. Din ahlakını yaşamayan ve zulüm gözüyle bakan kişi, hata yapan eşi, anne babası ya da çocuğuna öfke ve kızgınlık duyar, nefret eder, şiddet kullanır. Ancak iman gözüyle baktığında hatalı yakınına şefkati artar, daha çok sever, daha çok koruyup kollamak ister.

Aile bireyleri için şefkat çok büyük bir nimettir, Allah'ın inananlara verdiği özel bir duygudur, iç enerjisidir. Allah'ın beğendiği ahlaktır. Şefkat, Allah'ın Rahman Rahim isminin tecellisidir.

(*) Arın, 1996; Öztunalı-Kayır, 1998