Toplumu ayakta tutan en büyük değer ahlaktır. Ahlak yıkıldığında sadece bireyler değil, devletler de çöker. Günümüzde medya, siyaset, aile ve eğitim başta olmak üzere birçok alanda ahlaki çözülmenin izlerini görmekteyiz. Bu çöküş sadece bireyleri değil, milletin ruhunu da felce uğratmaktadır.
Hz. Peygamber (s.a.v.)’in hayatı, bugün içine düştüğümüz bu ahlaki krizden çıkış için en sağlam rehberdir. Zira o, Kur’an-ı Kerim’in ifadesiyle "büyük bir ahlak üzere"ydi:
“Ve şüphesiz sen, yüce bir ahlâk üzeresin.” (Kalem, 4)
O (s.a.v.) bir toplumun nasıl ahlaken dirileceğini yaşayarak göstermiştir. Cahiliye devrinin en bozulmuş, en yoz toplumunu; emanete riayet eden, doğru söyleyen, merhametli ve adaletli bir ümmete dönüştürmüştür. Bugün içinde bulunduğumuz yozlaşmadan çıkmak için O’nun ahlakına sımsıkı sarılmaktan başka çaremiz yoktur.
Peygamberimizin Ahlaki Örneklikleri
Hz. Muhammed (s.a.v.), Medine’de bir devlet kurduğunda ilk yaptığı şey, toplumda adalet ve ahlakı tesis etmek oldu. Komşusu tarafından sürekli rahatsız edilmesine rağmen bir gün onu hasta bulduğunda ziyaret ederek şöyle dedi:
"Komşusu, kötülüğünden emin olmayan kişi, gerçek mümin değildir." (Buhari, Edeb, 29)
Bugün ise, bırakın komşuyu rahatsız etmemeyi, toplum birbirinin hakkını hiçe saymakta. Ahlaki değerler, bireysel çıkarlar uğruna göz ardı edilmekte.
Kur’an-ı Kerim bizlere ahlakın bir tercih değil, imanla doğrudan ilişkili olduğunu bildirir:
"Allah adaleti, iyiliği ve yakınlara yardım etmeyi emreder; hayâsızlığı, fenalığı ve azgınlığı yasaklar. Düşünesiniz diye size öğüt verir." (Nahl, 90)
Bu ayet her cuma hutbesinde okunur ama ne yazık ki sadece kulaklardan geçip gitmektedir. Hayatlarımızda karşılığı olmayan bir ahlak anlayışı, sadece şekilden ibaret kalır.
Bugünkü Tablo ve Peygamberin Uyarıları
Bugün televizyon ekranlarında hayasızlık, sosyal medyada iftira, sokakta edepsizlik olağan hale gelmiş durumda. Hz. Peygamber (s.a.v.) bir hadisinde şöyle buyuruyor:
"Sizden kim bir kötülük görürse eliyle düzeltsin; buna gücü yetmezse diliyle; buna da gücü yetmezse kalbiyle (buğz etsin). Bu, imanın en zayıf derecesidir." (Müslim, İman 78)
Ancak ne yazık ki bugün kötülüğe karşı susmak bir fazilet gibi algılanıyor. Televizyonlarda yayınlanan çarpık ilişkiler, rezil programlar sadece bireyi değil, nesilleri çürütmektedir. Bu sessizlik, yozlaşmanın ortaklığıdır.
Siyasiler ve Yöneticiler Ne Yapmalı?
Hz. Peygamber (s.a.v.), devlet yöneticileri için şöyle buyurmuştur:
"Sizden her biriniz çobansınız ve sürünüzden sorumlusunuz." (Buhari, Ahkam 1)
Bu hadise göre, devlet yöneticileri toplumun ahlaki yapısından da sorumludur. Yolsuzlukla, torpille, adaletsizlikle yönetilen bir toplumda Peygamber ahlakı değil, nefis düzeni hâkim olur.
Devletin bütün kademelerinde adaletin, liyakatin ve dürüstlüğün hâkim kılınması elzemdir. Eğitim sisteminde ahlak eğitimi sadece bilgi olarak değil, yaşayarak verilmelidir. Medya ise sadece denetlenmemeli, yönlendirilmeli ve desteklenmelidir. Toplumu ayağa kaldıracak diziler, filmler, yayınlar teşvik edilmelidir.
Çözüm. Allah’a Dönüş, Ahlaka Dönüş
Ahlaki çöküşün temelinde, insanın nefsine teslim olması yatar. Kur’an bu durumu şöyle açıklar:
“Nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir.” (Şems, 9)
Kurtuluş, nefsi arındırmakla; yani Allah’a yönelmek, ahlakı yeniden inşa etmekle mümkündür.
Bugün susanlar, yarın çöküşe ortak olacaklardır. Artık herkesin elini taşın altına koyma vaktidir. Bu sadece bir ideoloji ya da inanç meselesi değil, bir varoluş meselesidir. Toplumu diriltmek için önce ahlakı diriltmek zorundayız. Ve ahlakın kaynağı, Allah’ın vahyi ve Resûlullah’ın örnekliğidir.