DES Genel Başkanı İshak Çelebi; “2017-2023 yılları arasında uygulanacak olan Öğretmen Strateji Belgesi Türk Milli Eğitim Sistemini felakete götürecektir” dedi.
2017- 2023 yılları arasında uygulanacak olan Öğretmen Strateji Belgesiyle ile ilgili olarak yazılı bir açıklama yapan Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Genel Başkanı İshak Çelebi; “Bu belge uygulaması ile eğitim görecek bireyler, 2023 ve 2053 hedeflerini yakalamak bir yana, aksine felakete götürecektir. Bugün Türkiye’nin yaşadığı sancının kökeninde eğitim sisteminde yatan sorunlar yer almaktadır. Eğitimde yenilik arayışlarına olumsuz yaklaşmıyoruz, ancak kime ne faydası olduğu belli olmayan Eğitim sistemimizi yap- boz tahtasına çeviren, öğretmenleri huzursuz eden uygulamalar, hayata geçirilirken dünyadaki gelişmeler ışığında milli eğitim sistemimizde yapılacak reformların kalitesi açıkça tartışılmalıdır. Eğitim camiasının kariyer basamakları, rotasyon gibi hali hazırda bulunan birçok soruna somut çözüm getirmeyen, sorunları öteleyen strateji belgesi, bu haliyle Türk Milli Eğitim Sistemine çözümden daha çok sorun getirecektir. Son yıllarda Türkiye kayda değer bir normalleşme, gelişme yaşamaya başlamıştır. Bu normalleşmeden en az eğitim sistemi nasibini almıştır. Hem maddi olarak ülkemizin yükselen refahından kendi payına düşeni alamamış, hem de kamu görevlileri arasında sürekli negatif bir ayrımcılık görmüştür. Strateji belgesinde öğretmenlere getirilmesi düşünülen dört yılda bir sınav, kamu görevlileri içinde neden sadece öğretmenler için düşünülmektedir?” diye konuştu.
Strateji belgesinde, öğretmenlerin içselleştirmediği ve benimsemediği hiçbir reform girişiminin başarılı olmadığı, öğretmenin anahtar rolünde olduğu belirtilmiş, topluma faydalı, kendisiyle ve toplumla barışık, inisiyatif alan, araştıran, sorgulayan ve eleştirel düşünme becerilerine sahip özgür bireyler yetiştirmenin önemine değinilmiş olmasının takdire şayan olduğunu söyleyen DES Genel Başkanı İshak Çelebi; “ Ancak, Türk eğitim sistemi öğrencilere girişimciliği, yaratıcılığı, yenilikçiliği, liderliği, özgüveni ve etiği ne kadar verebiliyor? Öte yandan Türkiye’de, sürekli gelişen ve değişen bir kavram olarak eğitim sistemi ne kadar sürdürülebilirlik, kalite ve fırsat eşitliğini sağlayabilmektedir? Öğretmenliğe atanmadan tutun da her kademesinde mülakatın olduğu sistemde öğretmen ne kadar özgür olabilir, inisiyatif alabilir ve bu değerleri öğrencisine nasıl verebilir? Çözülmesi gereken ana sorunlar bunlardır.
Demokrasi okullarda başlar. Okulda demokrasi yoksa demokratik bir toplum hayal edemezsiniz. Demokratik eğitim sistemi adına, katılımcı demokrasiyi daha çocukken kültürlemek ve en başta okullarımızda tesis etmek adına, okullarımızı gelişmiş, çağdaş demokrasinin talimhanesi haline getirmek gerekir. Bugün Milli Eğitim Bakanlığı merkez bürokratları, il, ilçe müdür ve müdür yardımcıları, okul müdür ve yardımcılarından sonra öğretmenler de sendika, parti, eşraf referansı ve etik dışı torpil ve iltimaslarla belirlenmesinin, eğitim sistemine verdiği zararlar görülebilmektedir. Mutlaka, eğitim ordusunu idealizmle; sevgi, moral ve motivasyonla, eşitlikçi ve adaletli bir sistem içerisinde sevk ve yönlendirmemiz gerekiyor. Bu açıdan baktığımızda dünyanın en vefalı ve sevgi dolu eğitim ordusuna sahip Türkiye’nin güzel eğitimcileri, kahraman insanları bu heyecan ve idealizmi büyük ölçüde paylaşmaya hazır ve isteklidir.
Türkiye için demokratik, bilimsel, laik, nitelikli, parasız ve fırsat eşitlikçi bir eğitim sistemi olmadan elde edilen refah ve zafer büyük ölçüde çürüme getirecek ve kalıcı olmayacaktır. Bu Türkiye için çok riskli bir durum, bugün bu olumsuzlukları ve yozlaşmayı kısmen de olsa yaşıyor ve görüyoruz” şeklinde konuştu.
