Marco Rubio: Ukrayna Destek Karşıtı, Çin'e Sert Duruş Serdeden Senatör Trump'ın Gözdesi

TRUMP KABİNESİ ŞEKİLLENİYOR: RUBIO DIŞİŞLERİ'NDE

ABD'de yakın zamanda gerçekleşen başkanlık seçimlerinin galibi olan Cumhuriyetçi eski başkan Donald Trump'ın Ocak ayında göreve başlaması ile yeni A takımının şekillenmeye devam etmektedir. ABD siyasi kulislerine göre, Trump'ın Dışişleri Bakanı olarak Antony Blinken'ın yerine Senatör Marco Rubio'yu aday göstereceği konuşulmakta. Rubio, Dışişleri Bakanlığına atanması durumunda, tarihte bu pozisyona getirilen ilk Latin kökenli Amerikalı olarak kayıtlara geçecek. 

RUBIO'NUN DIŞ POLİTİKADA SERT TUTUMU

Florida Senatörü Marco Rubio, Trump'ın dış politika konusunda tercih edebileceği en şahin isimler arasında yer alırken özellikle Çin, İran ve Küba'ya karşı sert politikaları büyük dikkat çekiyor. Kaynaklar, Rubio'nun tutumunda zaman içinde bir yumuşama gösterdiğini ve Trump'ın Rubio'yu bu önemli görev için seçtiğini ifade etmişler. 

UKRAYNA KONUSUNDAKİ TUTUMU

Senatör Rubio'nun Dışişleri Bakanı olması halinde, üç yıldır devam eden Rusya-Ukrayna savaşını ele alması bekleniyor. Yaklaşık 53 yaşındaki Rubio, savaşın sona ermesi için müzakere edilmiş bir uzlaşma arayışını desteklediğini ifade ederken, Ukrayna'ya yönelik askeri yardım paketine karşı çıkan Cumhuriyetçi senatörlerden biri olarak biliniyor. Rubio, ayrıca geçmişte NBC'ye verdiği bir röportajda da savaşın sona erme şeklinin müzakere edilen bir uzlaşma olacağını öngörmüştü. 

KÜBA VE VENEZUELA POLİTİKALARI

Rubio, Küba ile ilişkilerin normalleşmesine karşı oluşu ve Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro'ya yönelik eleştirileriyle de tanınıyor. Trump'ın başkanlık döneminde NATO'dan çekilmesini zorlaştıracak bir düzenlemeyi desteklemiş ve Çin karşısında tuttuğu sert pozisyonlarla tanınmıştır. Özellikle Latin Amerikalı seçmenler arasında, Trump'ın Rubio'yu aday göstermesi Cumhuriyetçi Parti'deki oyların artışına katkı sağlayabilir. 

Bu atama ile birlikte Trump'ın kurmakta olduğu kabineye Latin kökenli bir bakanın eklenmesi beklenirken, ABD'nin gelecekteki dış politika izleyeceği yol daha belirgin bir çerçeve kazanmış gibi görünüyor.