Erzurum’da “Dünya Tiyatro Günü” coşkusu

Yönetmenliğini Doç.Dr. Bünyamin Aydemir’in yaptığı “Kenoya’nın Sesi” adlı oyun Dünya Tiyatro Günü etkinlikleri kapsamında dün seyirciyle buluştu.

27 Mart Dünya Tiyatro Günü Erzurum’da “Kenya’nın Sesi” adlı epik oyunla kutlandı. Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne Sanatları Bölümü tarafından düzenlenen etkinlikler çerçevesinde seyirciyle buluşan oyun büyük beğeni toplarken, oyun hem Erzurum’da hem de bölümün çıkardığı oyunlar arasında ilk “epik oyun” olma özelliği taşıyor.

Kapitalist - emperyal güç odaklarının yönettiği dünya düzenini eleştiren ve bu noktada farkındalık oluşturmaya hizmet eden oyunun yönetmenliğini Sahne Sanatları Bölümü öğretim üyesi Doç.Dr. Bünyamin Aydemir yaparken, oyunu bölüm öğrencilerinden Ozan Uzun kaleme aldı. Oyunun dekor tasarımında Öğr. Gör. Selim Cinisli, kostüm tasarımında Dr. Öğr.Üyesi Elif Özhancı, Müziklerde Selçuk Yılmaz, Işık tasarımında Araş.Gör. Fatih Yarşi, Aksesuar tasarımında Ede Küçük ve Koreografide Fazıl Aksakal görev aldı.

Kalabalık bir seyirci topluluğu karşısında coşkuyla izlenen Kenoya’nın Sesi adlı oyunla ilgili görüşlerini aktaran Yönetmen Doç. Dr. Bünyamin Aydemir, amaçlarının hem tiyatro yapmak hem de çağın karmaşasını ve çelişkilerle dolu ilişkiler yumağını anlatabilmek olduğunu söyledi.

Erzurum’un ilk epik oyunu

35 kişilik bir ekiple 2 ay boyunca çalıştıklarını ve sanatsal değeri yüksek olan bir oyun ortaya koyduklarını dile getiren Doç. Dr. Aydemir, “Bölüm öğrencilerinin ve hocalarının ortak çalışmaları sonucu ortaya çıkan oyunumuz önemli bir özellik de taşıyor. Oyunumuz 27 yıl boyunca onlarca oyun çıkaran Sahne Sanatları Bölümümüzün ilk epik oyunu. Hatta -elimizdeki bilgiler ışığında- oyunumuzun Erzurum’da sahnelenen ilk epik oyun olduğunu da söyleyebiliriz” dedi.

Epik tiyatronun çağın ve toplumların sorunları üzerine seyircileri düşündürtmeye yönelten ve kendine özgü özel canlandırma tekniklerine sahip olan bir tiyatro biçemi olduğunu da belirten Yönetmen Aydemir, “Reji olarak öncelikli amacımız çağı yaşanmaz hale getiren küresel güç odakların sahneye tüm çıplaklıklarıyla taşımak, yanı sıra küresel ölçekte temel dini ve ideolojik çıkar kutuplarını da çeşitli metaforlar eşliğinde yansıtmaktı. Bu noktada oluşturulan gestusların önemli bir işlevi yerine getirdiklerini söylemek mümkündür. Yine sahne düzeni içinde kullandığımız yabancılaştırma etmenlerinin de bu işleve etkin şekilde hizmet ettiklerini belirtmek gerekir. Aynı zamanda müzik, dekor, kostüm, ışık ve aksesuar gibi tiyatral etmenleri de epik tiyatronun gerektirdiği çizgide kullanmaya özen gösterdik” diye konuştu.