Avrupa sığınmacılar gelmesin diye 'değerlerini' Yunanistan'da askıya aldı

Yunanistan'ın AB'yi arkasına alarak, yaşam hakkını hiçe sayar boyutta sığınmacılara gerçek mermilerle, hedef gözetmeksizin ateş açması, insan hakları savunucusu Avrupa'nın güvenilirliğini tartışmaya açtı.

Genel 6.03.2020 14:20:13 0
Avrupa sığınmacılar gelmesin diye
Tarih: 01.01.0001 00:00 Güncelleme: 06.03.2020 14:20

BRÜKSEL (AA) - Avrupa Birliği'nin (AB) insan onuru ve haklarına saygı gibi temel değerlerini dış sınırlarından gelen sığınmacı akını nedeniyle askıya alması, Batılı devletlerin bu kuralları uygulama konusundaki çifte standardını gösteriyor.

Türkiye'nin sınır kapılarını açtığı haberini alan sığınmacıların, Edirne'deki sınır bölgesinden karşı tarafa geçme çabaları devam ediyor. Ne var ki, Yunanistan'ın AB'nin de desteğini alarak uyguladığı insanlık dışı müdahale nedeniyle sığınmacılar, kimi zaman yaşamlarına mal olan bir dram yaşıyor.

Ülkelerindeki iç çatışmalardan kaçarak daha iyi bir yaşam hayaliyle sınırı geçmeye çalışan sığınmacıların sayısı resmi verilere göre şu ana kadar 130 bini aştı.

Yunanistan’ın AB'yi arkasına alarak, yaşam hakkını hiçe sayar boyutta sığınmacılara gerçek mermilerle hedef gözetmeksizin ateş açması, insan hakları savunucusu Avrupa'nın güvenilirliğinin sorgulanmasına neden oldu.

Kriz 2015'te başlamıştı

Bundan 5 yıl önce patlak veren sığınmacı krizi, hem Şengen Bölgesi'nin işlerliğini tartışmaya açmıştı, hem de üye devletler arasındaki görüş ayrılıklarını gün yüzüne çıkarmış, Avrupa, varoluş kriziyle karşı karşıya kalmıştı.

AB, bu krizi aşmak için Türkiye ile 18 Mart 2016'da bir mutabakat imzaladı. Türkiye'nin mutabakattan doğan yükümlülüklerini yerine getirmesi sayesinde Ege Denizi rotasından AB’ye doğru olan göç akını önemli ölçüde azaldı ve göçmenlerin hayatlarını kaybetmelerinin önüne geçildi.

Bununla birlikte, göç krizinin en önemli sonucu, Avrupa'da zaten var olan aşırı sağ akımların kriz ortamından beslenerek, yabancı ve göçmen düşmanlığı, İslamofobi gibi düşüncelerine geniş destek bulması oldu.

Geçen yıllarda Avrupa'nın birçok ülkesinde aşırı sağ ve popülist partilerin oylarını artırması, kimi yerlerde iktidar ortağı olması, Avrupa değerlerini sorgulamaya açtı

En son 23-26 Mayıs 2019'da yapılan Avrupa Parlamentosu (AP) seçimleri ise Avrupa'da aşırı sağ ve popülist akımların yükseliş eğiliminin sürdüğünü gösterdi.

Avrupa, Türkiye’yi göç krizinde yalnız bıraktı

Avrupa'da tüm bunlara sahne olurken Türkiye'de de siyasi tarih kitaplarında ilerde önemli yer tutacak gelişmeler yaşandı.

Türkiye, bir yandan FETÖ tarafından gerçekleştirilen 15 Temmuz hain darbe girişiminin yaralarını sarmaya çalışırken, bir yandan da Suriye'deki mazlumların umudu olmayı sürdürdü.

Yıllardır Avrupa'ya, göç sorununun kaynağının Suriye olduğunu ve buradaki insani dram ve katliamlar sona ermedikçe krizin de bitmeyeceğini anlatan Türkiye, bir yandan da 40 milyar dolar harcayarak, kendi imkanlarıyla sığınmacılara ev sahipliği yaptı.

Yaklaşık 3,7 milyon Suriyeliye ev sahipliği yapan Türkiye’nin yaşadığı son acı hadise ise İdlib'de 33 Türk askerinin şehit olması oldu.

Bu saldırının ardından Türkiye batıdaki sınır kapılarını açarak, Avrupa’nın sözlerini yerine getirmediğini ve artık göç yükünü tek başına omuzlayamayacağını muhataplarına tekrar iletti.

Avrupa'nın kabusu geri döndü

Türkiye'nin sınır kapılarını açmasıyla on binlerce sığınmacı Yunanistan'a akın etti ancak Yunanistan’ın uluslararası hukuku hiçe sayarak, sığınmacılara insanlık dışı muamele etmesi ve kimileri üzerinde gerçek mermi kullanarak can kayıplarına neden olması tepki çekti.

Brüksel'in Yunanistan'a AB'nin kurucu değerlerini anlatmak yerine, sınır güvenlik birliklerini bölgeye sevk edeceğini ve Yunanistan'a bu politikasında maddi manevi destek olacağını açıklaması ise yaraya tuz bastı.

AB içinde uygulanan mal ve can güvenliği, kişinin onuruna ve haklarına saygı, yaşam hakkı gibi değerler, savaştan kaçan sığınmacılar içinse yok sayıldı.

Yunanistan'ın bir ay süreyle sığınma taleplerini askıya aldığını açıklaması ise insan hakları savunucusu AB’de hoşgörüyle karşılandı.

Gelin görün ki uluslararası hukukta sığınmacıların korunması ülkelerin keyfine bırakılmış bir durum olmadığı gibi ülkelerindeki ölüm tehlikesinden kaçarak güvenli bir liman arayan bu insanların belirtilen standartlara uygun biçimde kabul edilmesi gerekiyor.

AB ve BM kanunları açıkça çiğneniyor

AB kanunları, iltica talebinde bulunan kişilere, barınma gibi temel ihtiyaçların karşılanmasını zorunlu tutuyor ve bu kişilerin temel haklarına da saygı duyulması gerektiğini belirtiyor.

AB'nin göç politikasının bel kemiğini oluşturan 2003 tarihli "Dublin Sözleşmesi" de uluslararası koruma talep eden kişinin iltica sürecinin hangi üye ülkede başlatılması gerektiğini belirliyor.

"Dublin Sözleşmesi"nin 2013'teki son güncellenmiş haline göre, iltica talebinde bulunan kişinin sürecinin AB'ye ilk giriş yaptığı ülkede başlatılması gerekiyor.

Ancak AB, 2015'teki sığınmacı krizinin sınır ülkelerinde yarattığı baskı nedeniyle "Dublin Sözleşmesi"ni tam olarak uygulamıyor. Halihazırda üye ülkeler sözleşmeyi tekrar düzenlemeye çalışıyor.

1951 Mülteci Sözleşmesi ve 1967 Mültecilerin Statüsüne Dair Protokol’ün koruyucusu olarak hizmet veren Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğine (BMMYK) göre, mültecilerin korunması devletlerin birincil sorumluluğunda.

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin 14'üncü maddesinde de "Herkes zulüm karşısında başka ülkelerde sığınma talebinde bulunma ve sığınma hakkından yararlanma hakkına sahiptir." ibaresi yer alıyor.

Ekonomik çıkarlar değerlerin önüne geçti

Avrupa ülkelerinin uluslararası hukuku çiğneme ve temel değerlerine menfaati ölçüsünde uyma konusunda sicili kabarık.

Arap Baharı'nın ardından Avrupa'nın demokrasi ve özgürlük arzusuyla sokaklara dökülen Orta Doğu halklarına sırtını dönerek, özellikle Mısır’da darbeci Sisi ile iş tutması niyeyse AB’yi rahatsız etmiyor.

Benzer şekilde, Libya’da iç savaş çıkartan ve binlerce sivilin kanı elinde olan Darbeci Hafter’in yanında yer alan Fransa ve bazı Avrupalı devletler, bunu gizleme ihtiyacı hissetmiyor.

AB'nin aldığı kararlarda ekonomik çıkarlarının ağır bastığı görülüyor. Diğer ülkelere verilen demokrasi veya temel hak tavsiyelerinin de bu nedenle içi boş kalıyor.

Dünyadaki savaşların ve çatışmaların temel nedeni olan gelir eşitsizliği ve güvenlik sorunlarını çözme yönünde adımlar atmak yerine Avrupa ile sınırlı bir refah toplumu meydana getirmeye çalışan AB, sığınmacı testini de geçemedi.

Anahtar Kelimeler:
Haberi Sesli Oku

İŞ İLANLARI

TCDD'den Van İlinde İstihdam Fırsatı: 780 Personel Alımı İçin Başvurular Başlıyor!


Van İş İlanları

AFAD Van'dan İstihdam Hamlesi: 33 Daimi Arama ve Kurtarma Teknisyeni Alınacak!


Van İş İlanları

Van Erciş Şeker Fabrikası 105 Personel Alıyor: Kampanya Dönemi İş İmkânı


Van İş İlanları

SPOR HABERLERİ

5 bin kişilik salon için imzalar atıldı


Van Spor

Erzurum GSİM sporda ve gençlik hizmetlerinde 2026’ya zirvede giriyor


Van Spor

Başkan Ahmet Dal, yeni transferlere yeşil ışık yaktı


Van Spor

Erzurumspor FK 3 Ocak’ta topbaşı yapacak


Van Spor

Elazığ Belediyespor Kadın Voleybol Takımı dolu dizgin gidiyor


Van Spor

Ağrı Kadın FK’ya Barbaros’tan maddi destek


Van Spor

Iğdır’da dağcılıkta tarihi adım


Van Spor

Elazığlı sporcular 45 madalya turnuvaya damga vurdu


Van Spor

FIS Palandöken Cup tamamlandı


Van Spor

Kar ve soğuğa rağmen Ağrı Kadın Futbol Takımı’ndan 4 gollü galibiyet


Van Spor

Ceza sahasında davetsiz misafir


Van Spor

Dersimspor’un altyapısına kalıcı yatırım müjdesi


Van Spor

Serkan Özbalta: "Bu galibiyete ihtiyacımız vardı"


Van Spor

Hüseyin Eroğlu: "Bizim adımıza beklemediğimiz bir skor oldu"


Van Spor

Trendyol 1. Lig Erzurumspor FK: 1 Çorum FK: 0


Van Spor

Elazığ’da okul sporları masa tenisi müsabakaları yapıldı


Van Spor

Tuncelili sporcular uluslararası arenada tarih yazdı


Van Spor

Malatya’nın Yazıhan ilçesinde ata sporu atlı cirit yaşatılıyor


Van Spor

Muş BESK, sahasında Samsun BESK’e mağlup oldu


Van Spor

Elazığspor, Erzincan’a gitti


Van Spor

Öğretim üyesi Dr. Gençoğlu, dünya ikincisi oldu


Van Spor

SON DAKİKA HABERLERİ