Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda yaptığı önemli konuşmada, bölgesel diplomaside yeni bir sayfa açıldığını ilan etti. Paşinyan, Türkiye ile ilişkilere ve Azerbaycan'la imzalanan barış anlaşmasına dair çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye ile İlişkilerde "Tarihi Diyalog" Vurgusu
Konuşmasının dikkat çeken bölümlerinden birinde, Türkiye-Ermenistan ilişkilerine odaklanan Paşinyan, iki ülke arasında son yıllarda "eşi benzeri görülmemiş olumlu bir diyalog" kurulduğunu açıkladı. Paşinyan, "Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptığımız görüşmeler düzenli bir şekilde devam ediyor ve bu temaslarda karşılıklı güven düzeyi sürekli olarak artıyor" ifadelerini kullandı. Bu açıklama, onlarca yıldır sorunlu seyreden ilişkilerde ulaşılan yeni aşamayı gözler önüne serdi.
Trump'ın Rolüne Övgü ve Nobel Barış Ödülü Adaylığı
Paşinyan'ın konuşmasında bir diğer dikkat çeken başlık, Azerbaycan ile imzalanan barış anlaşması ve bu süreçteki ABD'nin rolü oldu. Ermenistan Başbakanı, Başkan Donald Trump'ın "fedakarlığı, tutarlılığı ve prensipli yaklaşımının imkansız görüneni mümkün kıldığını" söyledi. Paşinyan, bu katkıları nedeniyle Trump'ı, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile birlikte Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterme kararı aldıklarını duyurdu.
37 Yıllık Çatışmaya Son Veren Anlaşmanın Detayları
Ermenistan ve Azerbaycan arasında 37 yıl süren Dağlık Karabağ çatışmasını resmen sona erdiren Barış Anlaşması, 8 Ağustos 2025'te Washington'da imzalanmıştı. Anlaşma, sınırların belirlenmesi, güvenlik iş birliği ve ilişkilerin normalleşmesi gibi kapsamlı maddeler içeriyor.
Anlaşmanın en kritik unsurlarından biri ise, Azerbaycan'ın ana toprakları ile Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti arasında fiziki bir bağlantı sağlayacak olan Zengezur Koridoru oldu. Koridorun inşası ve 99 yıl süreyle işletilmesi için ABD'ye münhasır haklar tanındı. "Uluslararası Barış ve Refah için Trump Rotası (TRIPP)" olarak adlandırılan bu proje, bölgedeki ticari ve insani hareketliliği Rusya veya İran'a ihtiyaç duymadan Avrupa ve Asya arasında doğrudan sağlamayı hedefliyor. Bu gelişme, bölgenin jeopolitik ve ekonomik haritasını yeniden şekillendirecek önemli bir adım olarak yorumlanıyor.