Doç. Dr. Remzi Sarıkaya, medyada sürekli maruz kalınan şiddet içeriklerinin toplum sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerini açıkladı. Duyarsızlaşma, kaygı, intihar riski ve çocuklar üzerindeki hasar gibi kritik uyarılar yapan uzman, sorumlu içerik paylaşımının önemine dikkat çekti.
Medyadaki Şiddet İçeriği Toplum Ruh Sağlığını Tehdit Ediyor! Uzmanlar Uyarıyor: Duyarsızlaşma ve Kaygı Artıyor
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Van Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Remzi Sarıkaya, günlük hayatta medya ve sosyal medya kanallarında sıklıkla karşılaşılan şiddet içeriklerinin toplumun psikolojik sağlığı üzerinde yıkıcı etkileri olduğunu vurguladı. Sarıkaya, yaptığı açıklamada, bilimsel verilerle desteklediği önemli uyarılarda bulundu.
Sürekli Şiddet Görmek Duyarsızlaşmaya Yol Açıyor
Doç. Dr. Sarıkaya'nın üzerinde durduğu ilk kritik nokta, sürekli şiddet izlemenin yol açtığı **duyarsızlaşma** oldu. Sarıkaya, "Sürekli şiddet görmek, beyin tehdit sinyallerini azaltıyor. Bu durum, şiddeti olağan bir olgu gibi algılamamıza, yani normalleştirmemize neden oluyor. Toplumda şiddete karşı tepkisizlik artıyor ve bu durum ciddi bir toplum sağlığı sorununa dönüşüyor" ifadelerini kullandı.
Kaygı Bozuklukları ve Kronik Stres Yükü Artıyor
İkinci önemli etki olarak **kaygı ve stres**e dikkat çeken Sarıkaya, travmatik içeriklere maruz kalmanın toplumsal anksiyete düzeyini ve kronik stres yükünü önemli ölçüde artırdığını belirtti. Sürekli bir korku ve güvensizlik ortamına maruz kalan bireylerde, psikolojik rahatsızlıkların görülme sıklığının arttığına işaret etti.
Kontrolsüz İntihar Haberleri Taklit Davranışlarını Tetikliyor
Doç. Dr. Remzi Sarıkaya, özellikle medyada yer alan **kontrolsüz intihar haberlerinin** çok tehlikeli bir etkisi olduğunu vurguladı. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine atıfta bulunarak, bu tür haberlerin **"Werther etkisi"** olarak bilinen ve intihar davranışını taklit etmeye yönelik bir etki yarattığını söyledi. Sarıkaya, haberlerin dilinin ve sunumunun hayati önem taşıdığının altını çizdi.
Çocuk ve Ergenlerin Gelişen Beyinleri Olumsuz Etkileniyor
Uyarıların en önemli hedef kitlesini ise **çocuklar ve ergenler** oluşturuyor. Sarıkaya, "Şiddet videoları ve içerikleri, gelişim sürecindeki beyinler üzerinde silinmez izler bırakabiliyor. Bu durum, empati kaybı, saldırgan davranışlar ve depresyon riskinde artış gibi ciddi sonuçlar doğurabiliyor. Çocuklarımızı bu içeriklerden korumak birincil görevimizdir" dedi.
Toplumsal Güven ve Huzur Zedeleniyor
Son olarak, sürekli kaos ve şiddet gösteriminin toplumsal bağları zayıflattığını ifade eden Sarıkaya, "Bu içerikler, toplumda güvensizlik, öfke ve ayrışma kültürünü derinleştiriyor. Toplumun huzur ve refahı için medya dünyasında daha sorumlu bir dil kullanılması gerekiyor" şeklinde konuştu.
Sorumlu İçerik Paylaşımı Bir Halk Sağlığı Meselesidir
Doç. Dr. Remzi Sarıkaya, açıklamasını bir çağrıyla sonlandırdı: “Sonuç olarak, travmatik içeriklerin kontrolsüz yayılması, yalnızca bireyleri değil, toplumun tamamının ruh sağlığını bozuyor. Özellikle sosyal medya kullanıcılarının ve medya çalışanlarının sorumlu dil kullanması ve içerik paylaşımı artık bir halk sağlığı gerekliliğidir. Hepimize bu konuda büyük sorumluluk düşmektedir.”
Kaynak: Van Postası Gazetesi