ABD merkezli The National Interest dergisi, Avrupa'nın savunma konusunda içinde bulunduğu çıkmazı ve Türkiye'ye olan ihtiyacını mercek altına aldı. Derginin yayınladığı haber, Avrupa'nın hem Rusya'nın tehditlerine karşı koymak hem de ABD'nin belirsiz politikaları karşısında Türkiye'ye bağımlı hale geldiğini iddia ediyor.
Rusya ve ABD Arasında Sıkışan Avrupa
Avrupa Birliği (AB), Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in saldırgan tutumu ve ABD'nin öngörülemez dış politikası arasında zorlu bir denge kurmaya çalışıyor. The National Interest'e göre, bu durum Avrupa'yı savunma konusunda daha bağımsız adımlar atmaya zorluyor ancak bu hedefe ulaşmak kolay değil.
"Çağ Açıcı Bir And" ve Trump'ın Baskısı
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un Şubat 2022'deki açıklamaları, Ukrayna krizinin sadece bir bölgesel çatışma olmadığını, dünya düzeninin yeniden şekillenme sürecinin bir parçası olduğunu vurguluyor. Bu süreçte ABD'nin tutumu da belirleyici bir rol oynuyor. Eski Başkan Trump'ın Avrupa'ya yönelik sert mesajları ve ticaret baskıları, kıtanın güvenliğine yönelik endişeleri artırıyor. Trump'ın Avrupalı müttefiklerinin savunma harcamalarını artırması yönündeki talepleri, AB'yi daha fazla harekete geçmeye zorluyor.
800 Milyar Dolarlık Savunma Hamlesi ve Yetersizlikler
Avrupa, Sovyetler Birliği'nin çöküşünden bu yana süregelen "barış temettüsünü" kullanırken, artan tehditler karşısında harekete geçmek zorunda kaldı. AB Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas'ın "Readiness 2030" planı, savunmaya 800 milyar avroya kadar kaynak ayrılmasını öngörüyor. Mayıs ayında tanıtılan SAFE adlı mali araçla da savunma tedariki için 150 milyar avroya kadar kredi verilmesi planlanıyor. Ancak uzmanlara göre, bu imkânlara rağmen AB'nin savunma hedeflerine ulaşması oldukça zor olacak.
Rusya'ya Karşı Caydırıcılık ve Askeri Güç Açığı
Brüksel merkezli düşünce kuruluşu Bruegel, Rusya'nın tehditlerine karşı caydırıcılık sağlanabilmesi için yıllık 250 milyar avro ek savunma harcaması ve 300 bin ek askere ihtiyaç olduğunu belirtiyor. Ancak AB'nin ortak bir komuta ve kontrol yapısından yoksun oluşu, askeri gücünü zayıflatıyor. 300 bin Amerikan askerinin savaş gücünün, 29 farklı Avrupa ordusuna dağılmış eşdeğer sayıdaki Avrupalı askere kıyasla çok daha etkili olduğu vurgulanıyor.
Türkiye Faktörü: Stratejik Özerklik Yanılsaması mı?
Uzmanlar, AB'nin savunma hedeflerine ulaşmasının, ABD'nin askeri sanayi altyapısına erişim olmadan mümkün olup olmayacağını sorguluyor. Can Kasapoğlu ve Peter Rough gibi uzmanlar, Avrupa'nın stratejik özerkliğini bir "yanılsama" olarak nitelendiriyor ve Türkiye'nin savunma sanayisindeki rolünün giderek önem kazandığını belirtiyor. Bu durum, Avrupa'nın güvenliği için Türkiye'ye olan bağımlılığın artabileceği anlamına geliyor.